Çocuklardaki olumsuz davranışlar, nedenler ve çözümleri

Çocuklar gelişim dönemlerinde yeni beceri ve kabiliyetler geliştirirken, bir yandan da sosyal hayata uyum sağlamaya çalışırlar. Bu süreçte çeşitli problemlerle karşılaşmaları çok olağandır. Çocuklar bu doğal süreci sağlıklı yaşayamadıklarında ya da engellendikleri durumlarda sorunlarının çözümü ileriki dönemlere yansır. Bununla birlikte bazı davranış ve uyum problemleri ortaya çıkabilir.

Çocuklarda patolojik davranışlar, fiziksel ve duygusal ihtiyaçları karşılanmaması, eşler arası problemler, boşanma, anne ya da baba yoksunluğu, anne – baba tutumları ve anne – babanın çocuklarıyla iletişim biçimine bağlı olarak gelişir ve etkisinde kaldığı durumlar davranışlarının boyutunu belirler.

Bu problem olan davranışlar önlenemediğinde, çocuğun kişiliğinin bir parçası haline gelir ve yaşamının diğer yıllarında suç işleyen, yalan söyleyen, akademik başarısızlıkları olan ve toplumla önemli ölçüde uyum problemi yaşayan birey olma olasılıkları güçlenir.

Çocukluk döneminde parmak emme, öfke, tırnak yeme, inatçılık, saldırganlık, yalan söyleme gibi sorunlarla karşılaşılabilir. Bu sorunların çoğu anne – baba desteği ile çözülebilecek niteliktedir.

Çocuklarda Parmak Emme

Parmak emmenin temelinde bebeklerin daha anne karnında öğrenmiş olmaları ve doğuştan sahip oldukları emme refleksidir. Parmak emme genellikle anne sütü ile beslenmeyen, huzursuz aile ortamında büyüyen ve anne ilgisinden yoksun olması sebebiyle temel güven duygusu gelişmemiş çocuklarda görülmektedir. Anne – baba vazgeçirmek için, azalar, cezalandırır ya da dalga geçerse bu davranış daha da oturur. Zamanla alışkanlık haline gelen parmak emme ilk yıllarda doğal bir davranıştır fakat 4 yaşına doğru kaybolması beklenir. 4 yaşından sonra devam ediyorsa davranış bozukluğu olarak nitelendirilir.

Çocuklarda Tırnak Yeme

Tırnak yemenin temel nedeni güvensizliktir. Aile içinde aşırı baskının uygulandığı, otoriter bir tutumun hakim olduğu, anne – babadan yeterince ilgi, sevgi, şefkat görmeyen, azarlanan, eleştirilen ve içe dönük çocuklarda görülür. Ayrıca anne- babanın aşırı kaygılı olmaları ve bunu çocuğa yansıtmaları da önemli etmenler arasındadır.

Bu davranışı önlemek için en etkili yol görmezlikten gelmektir. Çocuğunuzun tırnak yemeye başladığını gördüğünüz anda elinde yiyecek verebilirsiniz ya da televizyon izlerken heyecanlı anlarda sakız çiğneterek tırnak yemesini önleyebilirsiniz. Ellerini oyalayacak stres topu, oyuncak gibi şeyler vererek ellerinin meşgul olmasını sağlayabilirsiniz. Çocuğun tırnak yeme davranışını 5 yaşına kadar bırakması gerekir, 5 yaşından sonra devam ederse davranış bozukluğu olarak nitelendirilir.

Çocuklarda Öfke

Öfkenin temel nedeni engellenmedir. İğneleyici sözler, gülünç duruma düşmek, haksızlığa uğramak, eleştirilmek, hor görülmek, çocuk muamelesi yapılması öfkenin başlıca kaynaklarındandır. Ayrıca anne – baba arasında birlik ve beraberliğin sağlanmaması, birinin olumlu karşıladığı davranışı diğeri tarafından cezalandırılması gibi durumlar öfkesini arttıracak faktörlerdendir.

Öfkeyi önlemek için öncelikle anne – babanın çocuklarının hangi durumlarda ve neden öfkelendiğini araştırması gerekir. Sonrasında bu faktörler ortadan kaldırılmalıdır. Çocuk, öfkelenip her istediğini yapar hale getirmemelidir. Çocuklar yaşlarına ve ilgi alanlarına uygun spora yönlendirilmelidir.

Önemli olan öfkeyi çocuğun bir parçası haline getirmemektir. Öfkesini kontrol altına almayı başaramayan çocuklar zamanla saldırgan davranışlara sergilemeye başlarlar.

Çocuklarda Saldırganlık

Saldırganlığın temel sebebi içsel ve dışsal engellemelerdir. Engelleme ne kadar erken yaşta başlar ve maruz kalınırsa saldırgan davranışlar da o kadar güçlü olur. Anne – babanın jest ve mimikleri, sözleri çocuğa sert, kırıcı ve suçlayıcı bir tutum içinde olmaları, katı veya cezalandırıcı yöntemler kullanılması çocuğun önce anne-babaya sonra diğer kişilere başlangıçta kızgınlık ve öfke duygusuna sonrada saldırgan davranmasına neden olur.

Ayrıca çocuğun rol model aldığı kişilerde saldırgan davranışlar varsa, çocuk bu davranışları benimser ve tekrarlar. Anne – babanın çocuk eğitimi konusundaki farklı görüşleri, otoriter, aşırı hoşgörülü, itici tutumlar, çocuğun yanında yapılan tartışmalar ve saldırgan davranışlar da çocuktaki saldırgan davranışları arttırır.

Çocukların kendilerini dil ile ifade edememesi de saldırgan davranışların nedenlerindendir. 2-3 yaşındaki çocuğun dili, kendini ifade etmesi için yeterli olmadığı için çocuk öfkelenir ve gerginleşir. Özellikle dil gelişiminde geri kalmış çocuklarda vurma, itme, tekmeleme gibi davranışlar görülür.

Çocuklarda ara sıra görülen saldırganlığın hemen bastırılması gerekmez. Çünkü saldırganlık bazı durumlarda ve olaylar karşısında çocuğun varlığını ortaya koyması ve haklarını koruması gerekir. Öncelikle çocukların hangi durumlarda daha saldırgan olduklarını belirlemek çok önemlidir, bu belirlenen durumları ortadan kaldırarak başlanabilir. Çocuğa gereksiz kısıtlama ve yasakların ortadan kaldırılması gerekir, emir cümleleri kullanılmamalıdır. Yeterli ilgi ve sevgi gösterilerek çocukta özgüven duygusunun gelişmesini desteklenmelidir. Saldırganlığın çocuk sosyalleştikçe 6-7 yaşlarına doğru azalması beklenir.

Çocuklarda İnatçılık

Çocuklarda 2.5 yaşında başlar ve 3-6 yaş arasında en üst düzeye ulaşır. Bu durum anne – babaları kaygılandırır ve çocuklarının bu davranışlarını kontrol altına almak isterler. Oysa inatçılık da çocuğun gelişiminin evresinde görülen bir özelliktir. İnatçılığın temel nedeninde, çocuğun kendi varlığının, benliğinin farkına varması ve bunu kabul etmek istemesi yatar. Çevresindeki kişilerin söylediklerine ve istediklerine direnç gösterir. Bu dönemde çocuğun direnme gücünü kırmaya çalışmak benliğini zedeler. Baskı ve aşırı kontrol çocuklarda inadın yerleşmesine sebep olur, bunun sonucunda çevresiyle iyi iletişim kurmakta zorlanır.

Çocuğun ihtiyaçlarının zamanında karşılanmaması, yetişkinin isteklerini çocuğa zorla yaptırmaya çalışması, çocuğa sık sık ceza verilmesi inatçılığın artmasına neden olur. İnatçılığı önlemek için, çocukların inatçı davranışlarına karşılık, yetişkinler de inatçı bir tutum sergilememelidir. Fakat inatçı davranışın sonucunda çocuğun her istediği yerine getirilmemelidir. Anne – babalar çocuğun olumsuz davranışlarını görüp sürekli eleştirmektense olumlu davranışlarını görüp çocuklarına onların olumlu yönlerinin farkında olduklarını göstermelidir.

İnatçılığın bir diğer dönemi ise; ergenlik döneminin ilk yıllarıdır. Gençler bağımsız olmak ister, yetişkinlerin koyduğu kurallara uymak istemezler. Kendi davranışlarının sınırlarını belirlemek isterler. Bu dönemde ebeveynler, gençlerin bağımsız davranışlarını anlayışla karşılamalı ve eleştirmeden rehberlik yapmalıdır. Alınan önlemler ile ergenliğin sonunda inatçılık azalır ve zamanla ortadan kalkar.

Yalan Söyleme

Genellikle yalana, bir hatayı gizlemek amacı ile başvurulur. Yalan sadece sözle değil, jest ve mimiklerle, susarak da olabilir. Amaç başkalarını yanıltmaktır. Çocuklarda yalanın temel nedeni, çocuğun gerçeği iyi algılayamamasıdır. Çocuk, hayal ile gerçeği ayırt edemediği için bazı olayları çarpıtarak anlatır. Çocuklar 5-6 yaştan önce hayal ile gerçeği birbirinden ayırt edemezler. Bu nedenle çocukların bu dönemde anlattıkları hayal ürünü olay ve hikâyeler yalan olarak değerlendirilmemelidir.

4-5 yaş çocuklar, arkadaşları arasındaki statülerini yükseltmek, başkaları tarafından beğenilmek, övülmek, eğlenmek için yalan söyleyebilirler.  Anne – baba ve diğer yetişkinlerin yalan söyleyerek çocuğa kötü örnek olmaları da çocuğu yalan söylemeye itebilir. Anne – baba ve diğer yetişkinlerin çocuğa örneğin;“ Gerçekler her zaman söylenmez” şeklindeki yönlendirmeleri çocuklarda yalanı alışkanlık haline getirebilir. Yalan söyleme davranışını önlemek için çocuğa doğruyu söylemek konusunda iyi örnek olunmalıdır.

Çocukların 7-8 yaşlarından itibaren hayal ile gerçeği ayırt etmeleri beklenir. Çocuk hayal ile gerçeği ayırt edebilecek olgunluğa ulaşmasına rağmen yalan söylemeye devam ediyorsa, davranış bozukluğu olarak değerlendirilir. Bu durum uzman tedavisi gerektirir.

Uzm. Klinik Psikolog İpek ÖZMEN

Yorum Yap